Aynen oyle oldu. Hamile kaldim, kizim oldu ve yilbasinda 8 aylikti. Kirmizi jilesi yoktu ama annesi ona kipkirmizi bir kiyafet giydirip cam agacinin onunde resimlerini cekti.
29 Aralık 2010 Çarşamba
Cam agacinin onunde bir bebek
Yaklasik 2,5 sene once, kayipla sonuclanan hamileligimin arkasindan, deliler gibi bebek isterken ama her ay husrana ugrarken, nerde nasil hatirlayamadigim bir anda gozumun onune bir goruntu geldi. Bir anda, durup dururken. Bizim evde, cam agacimizin onunde 7-8 aylik kirmizi jileli bir kiz bebek goruntusu. Aglamaya basladim. Tam umitsizlige dustugum zamanda, nasil oluyorduysa biliyordum iste. Yakin zamanda hamile kalacaktim, bir kizim olacakti, ve yilbasinda cam agacinin onune oturtup fotografini cekecektim.
4 Aralık 2010 Cumartesi
Bir Bucuk yasinda Bir Degisik Haller
Gozumun onunde hergun buyuyen, hergun bebeklikten cikip cocuk olan bir kiz var artik.
Biraz terrible two haller, yarim yamalak konusmalar, komik komik taklit etmeye calismalar..... Her defasinda esimle hayrete dusuyoruz, ne yapacagimizi sasiriyoruz.
Kiyafetlerime kucuk bir ortak cikti
Gecenlerde birgun yatakodasinda bir baktim Ece benim dolaba dalmis eteklerimi ceke ceke askidan indiriyor. "Kizim birak onlari" dedikce daha bir hirslaniyor, guzelim sifon eteklerim yirtilmaktan son anda kurtuluyor (uzun suredir giymiyor olabilirim belki bir gun giyerim canim:) ). Ugrasa ugrasa 4-5 etek indirmeyi basardi sonunda. Sirayla boynuna dolamaya basladi. "Ver hadi artik eteklerimi" dedikce "memmm" (benim) diye boynunun altina sıkıstırdi. Ve resmen bana nispet yapti.
Kiyafetlerime ortak cikacagini tahmin ediyordum ama bu kadar erken baslayacagini tahmin etmiyordum :)
Uc bucuk yasindaki kuzeninin hakkindan geliyor !
Bundan birkac ay once Ata Ece'nin elinden oyuncak almasin, onu aglatmasin diye kollarken bu hafta Ece Ata'nin elinden oyuncak kapip onu aglatti. Kendinden iki yas buyuk abisi, Ece ondan oyuncak alip vermedi diye küstü ve hungur sakir aglamaya basladi. Ata'yi mi avutsak, gulsek mi bilemedik. Cok da karismadik aslinda, bundan sonra hep boyle olacak malum. Nereye kadar karisabiliriz ki?
Hergun yeni kelimeler ogreniyor
Hic beklemedigimiz anda agzindan yeni kelimeler cikiyor. Onceden yeni kelimeler ogrensin diye ugrasan ben, her duydugum yeni kelimede "bunu ne zaman ogrendi acaba?" diyorum ve surekli sasiriyorum. Bazi kelimeleri o kadar komik soyluyor ki tekrar tekrar soyletmek icin ugrasiyoruz. Mesela gecen gun kitapta fok gorup "bu?,bu?" diye sordu, "fok" dedim. Gelin siz tahmin edin Ece nasil soyluyor :)
Yeni yeni jestler ve mimikler
Gecen gun bir baktim, "gel seveyim seni" diyen babama omuz silkiyor. Tamamen icgudusel olarak olmuz silkmeyi ogrenmis, hala hayretler icindeyim.
Yine kendi kendine uydurdugu baska bir hareket ise "benim" hareketi: iki el yumruk yapilip boynun altina sokuluyor. Bir de uzata uzata "meemmmm" deniyor. Eger dikkatimi cekemezse israrla "anneee, anneee" diye cagirip ustune daha bi vurgulu "memmmm" diyor.
Iki gozu ile goz kirpiyor, ah bir de sirin bir yuz hali takiniyor ki surekli goz kirpsin istiyorsunuz.
And the Oscar goes to Ece!
Gecen gun yanimda oyun oynarken son derece tiyatral bir aglama sesi duydum. Bir baktim bizimki gecmis aynanin karsisina aglama calisiyor ! Evet evet bildiginiz bir bucuk yasindaki bebe ayna karsisinda rol calisiyor resmen. Bir sure sessiz sessiz izledim, ne yapacagimi sasirdim. Korkmadim desem yalan olur :) Biraz agliyor, sonra durup aynaya bakiyor yan yan, sonra guluyor. Offf off yandik ki ne yandik.....
Bir ayakkabi delisi
Tamam bana cekti filan ama ben sanmiyorum birbucuk yasinda da boyle oldugumu. Kendi parami kazanmaya basladigimdan bu yana bu kadar ayakkabim oldu. Yirmiucumden sonra basladi yani bu ilgi bende. Bizim minik hatun bir bucuk yasinda ve simdiden AVM lerde ayakkabi vitrinlerine yapisiyor, kazara ayakkabi denetmeye ve onu cikarip almamaya kalkarsak kiyametler kopuyor. En cok kullandigi kelimelerden biri "aytabı". Buyuk kucuk farketmiyor, gordugu ayakkabiyi ayagina denemeye kalkiyor.
Agzinin tadini biliyor
Ek gidaya basladigindan beri onune koyduklarimi lop lop goturen kizim artik sadece disine dokunanlari yiyor. Eger yemegi reddettiyse de ne oyun, ne baska birsey fayda etmiyor. Yemegin sekline bile karar veriyor. Mesela gecen gun ona omlet kendime de haslanmis yumurta yapmistim, benim tabagimdaki haslanmis yumurtayi gorunce omletini yememek icin resmen cingar cikardi. Ne mi oldu? Tabi ki ben omleti yedim o da benim yumurtami!
En guzelini en sona sakladim : Artik gaz gidiyor mu ne??
Bilenler bilir Ece'nin bir turlu cozemedigimiz bir gaz problemi vardi bugune kadar. Sut urunlerini hic birsekilde, bazen bakliyati ve bazi meyve sebzeleri de tuketemiyordu. Bana bircok kisinin de soyledigi gibi sabir gerekiyormus. Ondokuz ayini doldurdugu bugunlerde artik gaz sorunumuzun sonlarina geldik gibi gorunuyor. Artik kucuk kucuk peynir ve yogurt yiyoruz. Darisi sutun de basina. Aslinda bunu yazmaya bile korkuyorum ama Ece'nin bu donemini paylasirken bunu atlamak olmazdi zira bu gaz konusu yasam kalitemizi cok dusuren bir unsurdu.
13 Kasım 2010 Cumartesi
Bir kek hikayesi....
Canim kocam son zamanlarda bir hobi tutturdu. Kek yapmak! Kendisi kek sever bir insandir, bakti karisindan is yok. Ayda yilda bir aklina gelecek de kek yapacak, o da kabarir mi kabarmaz mi belli olmayacak. Iyisi mi ben kendim giriseyim bu ise dedi herhalde.
Ortalama haftada bir kek pisirir oldu son zamanlarda. Yeni tarifler deniyor, neyli isterim diye bana soruyor ve ortaya muhtesem, puf puf kekler cikiyor. Hatta gecen hafta ertesi gun arkadaslarim gelecegi icin aksamdan kendisine elmali kek yaptirmisligim bile var. Yiyenler pek begeniyor, tarif filan soruyorlar.
Bir de ufaktan bir gizem yapiyor, ne koyuyorsun icine diyorum. Gulerek "sevgi" diyor. Detaylari vermiyor. Aslina bakarsaniz benim de isime geliyor, neme lazim al su tarifi bugun de sen yap filan der :)
Dun aksam benim ozel istegim uzerine yine muhtesem bir kek yapti. Cikolatali islak kek! gecenin onbirinde cildirmis gibi iki dilim yedim. Sabah kalktim kahvalti yerine bir dilim daha huplettim. Ogleden sonra iki koca dilim daha. Yatmadan once bir dilim daha yesem mi acaba?
Bu muhtesem kekin bir dilimindeki kaloriyi ogrenmek bile istemiyorum, aslinda feci vicdan azabi icindeyim. Amaannn bosvereyim dimi, batti balik yan gider :)) Ben bir dilim daha kesmeye gidiyorum.....
Bu da o muhtesem kekin fotografi (isik biraz kotu oldugundan cok iyi cikmamis, idare edin artik)
Yarisi hala dolapta, acele eden yetisir :)
24 Ekim 2010 Pazar
Kitap sobesi
Daha kimseciklere blogumdan bahsetmeye cesaretim yokken, "Ay yapabilir miyim, yapamaz miyim?" derken, ben kesin sallarim bu isi, post yazmam kalir biryerlerde bu blog ......kaygilari yasarken Basak beni sobeleyince pek bi blogger hissettim kendimi :)
Eh Basak sobelemis madem yazmam lazim dimi ama.
Su anda 17 aylik olan Ece, dogdugundan beri "aman ilerde kitap sevsin, simdiden alissin, agac yasken egilir" mantigi ile bircogumuzunki gibi bezden mezden eline kitap tutusturulmus bir bebe. Ilk baslarda her ne kadar dis kasiyici olarak kullanmis olsa da sonradan kitaplarin bakilmak icin oldugunu anladi. Eh biraz kitap heba ettik ama olsun :)
Biz daha hikaye kitaplarina pek gecemedik. Bir heves Tubitak yayinlarindan Ruzgarli Bir Gun, Yuvada, Doktorda, vs... almis olsam da nedense bunlar Ece'nin bir turlu ilgisini cekmedi. Ilk sayfayi bile zar zor tamamlayabiliyoruz. Hemen eline alip sayfa karistirmaya calisiyor. Tabi bu hikaye kitaplari mukavva kitaplara benzemiyor ve hemencecik yipraniyor. Ben istiyorum ki Ece yanima otursun, ben okuyayim, ona resimleri gostereyim, o "bu?, bu?" diye sorsun. Ama anladim ki daha biraz erken bu is bizim icin. Ben de ne yapayim? Bu seriyi toplayip yukaridaki kitap rafimiza koydum. Bir sure sonra tekrar ortaliga cikarmayi planliyorum.
Ozellikle getirip getirip okuttugu tek bir hikaye kitabi var , o da " Yaramaz Fildo" . Boncuk Gozler serisinden bir kitap. Bir arkadasimin, kizi buyudugu icin bize verdigi kitaplardan. Boncuk Gozler serisinin ozelligi, her kitabin kahramaninin gozlerinin fildir fildir oynayan yapistirma gozlerden olmasi. Biz Ece'nin kitabi bu kadar sevmesinin sebebini bu gozler diye tahmin edip serinin 1. kitabini da aldik. Ama yok, o kesinlikle bu kadar ilgi cekmedi. Zaten sonradan Ece Fildo'nun gozlerini oyup, onu korku filmi kahramani haline getirince de iyice anlamis olduk ki; hikmet fildir fildir oynayan gozlerde degilmis :) Ece Fildo'nun hop hop ziplamasini sevmis.
Bunun disinda Ece'nin en cok ilgisini ceken kitaplar :
- Hani su kalin mukavva , resimli sozcuk kitaplari var ya onlar favorimiz. Bizdekiler; Ilk Sozcuk Kitabim ve Ilk 100 sozcuk. Defalarca "Bu?, Bu?" diye sora sora bakiyoruz kitaplara.
- Sonra bir de Ce-eeeee serisi var : Ce-eeeee!Uyku Zamani , Ce-eeeee! Haydi Beni Bul , Ce-eeee Banyo Zamani. Kulakciklari acip acip bikmadan usanmadan ce-eee yapiyoruz.
- Bir tane de sesli kitabimiz var; Pitircik Sekilleri Ogreniyor. Gordugu yerde mutlaka dugmesine basiyor. Gerci icindeki yazilari hic okumadik su ana kadar, Ece daha cok kitabin caldigi sarkilarla ilgileniyor. Bu kitap sayesinde "Yaramaz Yumurcak" ve "Arap Kizi" sarkilarinin melodilerini mirildaniyor, sozlerini de benzetmeye calisiyor.
- Yine Olcay ablamizin buyudugu icin verdigi kitaplardan Vucudum ve Orman Hayvanlari en sevdiklerimizden.
Bizim kitapligimiz simdilik bu kadar, Ece biraz daha buyudugunde insallah "Sunlari severek okuyoruz." diyebilecegimiz kitap postlarimiz olur.
Soru: Sobelendikten sonra sobelemek racondan midir? Deneyimli blogcular bi el ativerin su acemi blogcunun sorusuna bakiyim? :))
20 Ekim 2010 Çarşamba
Is basa dusunce... Ve Pirasali Ispanakli Muffin Tarifi
Annemin burda olmasindan cesaret alip yazlik kislik degistirmek icin hurclari asagi indirdim ve pazardan biiiir suru alisveris yaptim. Tursuluk malzemeler, sebzeler, vs.... Ama aksaminda annem yengesinin vefat haberini alinca cenazeye katilmak icin acilen Adapazari'nin yolunu tuttu.
Hal boyle olunca is basa dustu ve icimdeki hamarat evkadini ortaya cikti. Once yazlik kislik degistirildi. -Yaz basinda verilecek o kadar sey ayirmistim ki ilk defa bu yazlik kislik degisiminde verecek pek esya bulamadim. Demek ki bu yaz tutumlu davranip ivir zivir almamisim. Aferin bana!-
Ece uyuduktan sonra mutfaga gecildi. Aksamdan haslanan pancarlar tursu yapildi. Kabak tatlisi ocaga koyuldu. Boool camurlu ispanaklar sayamadigim kadar su yikandi. Pirasali-Ispanakli- Misir unlu muffin alelacele yapilip firina atildi. Cay demlendi. Mutfak toparlandi.
Pisen muffinleri ve cayimi alip Nurturia basina oturmam 5 dk. olmustu ki Ece uyandi. Eh napalim hem hamaratlik hem keyif birarada olmuyormus. Keyfi yarinki ogle uykusuna kadar erteledik bu durumda.
Bahsi gecen muffinler sebze yemeyen cocuklara sebze yedirmek icin birebir. Hem icinde misir unu da var. Denemek isteyenler icin buyrunuz tarifi:
Pirasali Ispanakli Muffin
1/2 cay bardagi sivi yag
2-3 Pirasa
Buyukce bir kase dogranmis ispanak
Ceyrek demet maydonoz
Ceyrek demet taze nane (yoksa kuru nane de olabilir, ben balkonda yetistirdigim icin her daim taze nane kullanma luksune sahibim :))
1 su bardagi misir unu
1 su bardagi un
2 yumurta
1/2 su bardagi sut
1 paket kabartma tozu
tuz
istege gore
karabiber
pul biber
Pirasalar ince ince kiyilip siviyagda kavrulur, pembelesince ince kiyilmis ispanaklar da eklenip 2 dakika daha kavrulur. Soguduktan sonra derin bir kaba alinir. Uzerine misir unu, un, kabartma tozu, yumurta,..... ve diger malzemeler eklenip kasik yardimi ile karistirilir. Karisim kek hamurundan biraz daha koyu kasikla alinabilecek kivamda olmalidir. Birer kasik kadar muffin kaplarina koyulup 170 C'de isitilmis firinda uzerleri kizarana kadar pisirilir.(20-25 dk. civarinda)
Afiyet olsun
Not:
- pirasa ve sipanak yerine farkli sebzeler de kullanilabilir. Orn.: Rendelenmis kavrulmus havuc, kavrulmus pazi, az haslanmis brokoli,..... gibi
- Karisimin icine sebzelere ilave olarak peynir de eklenebilir.
Kabak tatlisi yapmadan ayridigim bir dilim kabak ile de Ece'ye balkabagi corbasi uydurdum. Pek guzel oldu, ben de goturdum bir kase.
Kabak corbasi:
1 dilim balkabagi
1 sogan
2 yemek kasigi un
2 lt. su
1 cay bardagi sut (istege gore daha fazlasi da olabilir, ben Ece'nin gaz sorunu yuzunden daha fazlasina cesaret edemedim)
Soganlar yemeklik dogranir ve yagda biraz kavrulur. Balkabaklari 1 cm. buyuklugunde kup kup dogranir (blenderdan gecirmeyecekseniz rendelenebilir) ve soganlara ilave edilir. Kisa sure birlikte kavrulduktan sonra uzerine su ilave edilip kaynamaya birakilir. 1 kasede sut ve un topaklar gidene kadar karistirilir. Su kaynadiktan sonra sut+un karisimi sicak su ile ilistirarak ilave edilir. Kaynayana kadar karistirilir. Kaynadiktan sonra alti kisilip birkac dakika daha pisirilir. (ben kabaklari buyuk attigim icin blenderdan gecirdim, rendelerseniz bu hali ile servise hazirdir)
Afiyet olsun.
3 Ekim 2010 Pazar
Victor(ia) Levi'de harika bir gece...
Moda Victor Levi'de bulustuk, gulduk, eglendik, dedikodu yaptik, ictik, guzellestik :)
Birbirinden tatli , hossohbet Nurturia annesi ile super bir gece gecirdik.
Ece dogdugundan beri yalniz disari ciktigim cok azdir. Gece yalniz disari ciktigim da ikidir. Ilki de yine Nurturia anneleri ile Mayis ayinda olmustu. Insan bebegi ile ne kadar muhtesem zaman gecirirse gecirsin arada bir kendi kendine olmak istiyor. Birakin disari cikmayi ozlemeyi yalniz araba kullanmayi, arabada yuksek sesle muzik dinlemeyi, trafik sıkıstıgında "eyvah simdi aglar mi?" stresi yasamadan sadece trafik stresi yasamayi bile ozlemisim. Insanin arada bir cocuktan onceki hayatina kacamak yapmasi gerekiyormus, bu insani yeniliyormus. Bu tarz kacamaklari daha sık yapmak umidi ile....
Not 1: Gecenin sonunda kahkahadan karnimizin agrimasina sebep olan Tugce'ye ayri bir tesekkuru borc bilirim :).......
Not 2: Victoria, Aysegul'un Victor Levi'de Nurturia demek istemesi uzerine cikmis melez bir sozcuktur. Kullanim hakki kendisine aittir :)
18 Eylül 2010 Cumartesi
Pembe kanatli melege
Pembe giyindik hosuna gitsin diye, gitti mi kuzum?
Hayatimda ilk defa o kadar kucuk bir tabut ve o kadar pembe bir cenaze gordum. Annenin, babanin yanina yanasamadim. Yanassam ne soyleyecektim ki. Sadece sabir dileyecektim onu da icimden diledim. Bir kosede sessizce, gidisine sahitlik ettim.
Sen giderken pembe balonlar uctu havaya, arkasindan caminin catisindaki guvercinler havalandi. Elimizde pembe pamuk sekerleri hepimiz seni ugurladik kuzum.
5 Mart 2010 Cuma
Ilk yazi....Nerden Baslasam?
Bir heves blogumu olusturdum,hakikaten yazildigi kadar kolaymis. Hemen profil resmine kizimla ilk cekilen fotograflarimizdan birini koydum, profilde hersey tamam da hic yazi yok!Eeee ne yazacagim simdi?? Aklimda cok sey var ama nerden baslasam??
Bu blog yazma isi nerden cikti oradan baslayayim bari. Coook tesadufen! Facebook'ta bir arkadasim kendi arkadasinin kizinin fotografina yorum yapmis 'yerim o ayaklari diye' , e ben de yeni anneyim ya cok da seviyorum bebekleri bakayim dedim o ayaklara (Facebookta hic tanimadiginiz insanlarin resmine tiklamak ayip midir? o da ayri bir tartismanin konusu, ileriki zamanlar da bunu da tartisiriz!!). Tikladim hemen resme, bir baktim cekik gozlu ciplak ayakli dunya guzeli bir tombis. Deniz! Deniz'in diger fotograflarina bakarken annesinin blogunu gordum 'anne oldum!'. Dedim ya yeni anneyim diye hemen oraya da tikladim tabi. Annenin adi Ozlem. Ozlem'in yazi dili cok guzel, akici ve sade. Okurken hah iste aynen boyle diyorsunuz, duygularima tercuman olmus. Bir yandan da icimden tum yazilarina yorum yapmak benim yasadiklarimi da anlatmak geliyor. Bir yandan Ozlem'in yazilarini okuyor bir yandan da ben de sunu sunu yazsam diye dusunuyorum.Ozlem'in ilk yazdigi yazidan blog isinin cok da zor olmadigini da ogrendim, boylelikle icimden gelenleri kendi blogumda yazsam nasil olur dusuncesi de geldi aklimin bir kosesine oturdu. Dusunme safhasi cok surmedi ertesi sabah (yani bu sabah) ise koyuldum.
Aslinda yazi yazmak benim icin cok iddiali bir hareket cunku hayatim boyunca aklimdan binbir dusunce gecse de yazi yazmaktan hep kacindim. Sozlu sinavlari yazili sinavlara her zaman tercih ettim. Aklimdan ayni anda gecen onca seyi cabucak soyleyivermek varken neden yaziya dokmekle ugrasacaktim ki. Ama bu sefer kizim icin farkli birseyler denemeliydim. Hani 'soz ucar yazi kalir' derler ya, kizimin en guzel gunlerinin hatiralari da sozlerle birlikte aklimizdan ucup gitmesin istedim. Eh hadi bakalim ciktik bir yola, bu sefer sabirli olup deneyecegim. Zaten anne oldugumdan beri daha bir sabirli olmadim mi?
Blogun adindan da anlasildigi uzere ben Ece'nin annesi Nese! Bu kadinin Ece'nin annesi olmaktan baska bir ozelligi yok mudur derseniz (siz diyorum ama su an itibari ile siz diye kimse yok zira blogumun hic izleyicisi yok ama umitliyim, ben yine de karsimda biri varmis gibi konusmaya devam edeyim illaki biri gelir beni izler dimi :) ), var tabi ki ama Ece dogdugundan beri ben en cok annelikten ve Ece'den bahsetmek istiyorum. Diger konulara da sira gelecek tabi.
Ece su anda 10 aylik, blogun cogunluk konusu Ece ile ilgili olacagindan bir sure geriye donuk yazi yazacagim. Ilk once diabetle gecen hamileligimden ve cok da siradan ilerlemeyen dogumumdan ve minik dogan Ece'nin ilk aylarindan bahsedecegim. En kisa zamanda bu konularla ilgili yazmaya basliyorum...
Ilk yazim sanirim tamam! Onlarca kez okuyup kontrol ettikten sonra sonuctan cok memnun olmasam da bu hali ile yayinlamaya karar verdim. Hayirli olsun!
Nese
Hamis: Ingilizce klavyemden dolayi bazen sacma kelimeler ortaya cikabilir, affola!